Habibe Tilki UZEL
ATATÜRK’ÜN BİLİNMEYENLERİ

Son zamanlarda bana kalırsa Mustafa Kemal Atatürk’e ihtiyacımız daha fazla olmaya başladı. Elbette ona etten, kemikten somut bir şekilde ulaşamayacağız ancak tam da onun istediği gibi onun fikirlerini, düşüncelerini anlamak en güzeli. Fakat gel gelelim ki ne yazık ki bizlere, çocuklarımıza öğretilen Atatürk sıradan birkaç bilgi ile kısıtlı kalıyor ve asıl onu anlama kısmında yolda kalıyoruz. Yolda kaldığımız içinde bir arpa boyu ilerleyemiyoruz. Yabancıların dahi kullandığı “bir de Atatürk gibi düşün” cümlesi asıl olması gereken bu topraklarda hasıl olamıyor. Atatürk ile ilgili klişe bilgilerin dışında gelin başka neler varmış birlikte inceleyelim.  

"Ata" lafını sevmezdi: "Atatürk" lafını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal'de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

"Laikli, adam olmaktır": İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!" Cumhurbaşkanlığından sıkılıyordu: Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

"Bu nasıl halkçılık?": Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" diyerek duruma el koyar.

Yağcılara çok kızardı: Yağcılara çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

Kan görmeye dayanamazdı: Cephelerde düşmanla göğüs göğse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı. Hatta gittiği yerlerde kurban kesilirken bile bakamaz ya sırtını döner ya da kesime engel olurdu. Gömleklerinin tümü beyazdı: Her zaman şık, ütülü bir görünümü vardı. Takım elbiselerini kendi çizerdi. Din adamlarının dini kıyafetlerle sokağa çıkmalarını yasaklamıştı. Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46´ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi. Kılık kıyafet kanunu ile halkın medeni bir görünüme kavuşmasını sağladı. Her zaman kendisi de salon erkeğiydi. En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi. Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı. Temiz bir Türkçe ile konuşurdu. Hoşgörülü ve alçak gönüllüydü.

Dil ve matematik konusunda çok başarılıydı: Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü. Binlerce kitabı vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin´in ünlü "Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar, birkaç sayfa okurdu.

Kabul salonundaki at yavrusu: Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

Bir ağaç için ağlayan Önder: Ankara’da yol kenarındaki ağaca gelip geçerken selam veren Atatürk, bir gün kesildiğini görünce oturur ağlar.

En büyük hayali dünya turuna çıkmaktı:  Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

En sevdiği yemek: Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

En önemlisi halkı, milleti, vatanı, toprağı tüm değerlerden, herkesten, her şeyden üstün gelirdi.

 

 

Yayınlanma Tarihi : 2022-10-7 14:24:04
Okunma Sayısı : 1066
sugar chef

Habibe Tilki UZEL Diğer Yazıları