
Özkan DİKMEN
BİRAZ İNSAF, NE DERSİNİZ?
BİRAZ İNSAF, NE DERSİNİZ?
Bu sayımızla birlikte dördüncü kez ‘dalya’ diyoruz. Bununla ilgili yazımı gazetemizin içerisinde bulabiliriz. Buradan da bir kez daha başta destek olan okurlarımıza ve emek veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Makalemi gündeme ayırmak istedim. Son günlerde takip edenler bilir, Ak Parti İl Başkanı Cüneyt Yüksel’in belediyelere yönelik ciddi eleştirileri oluyor. Bazılarını mantıklı bulsam da bir kısmının gerçekten gereksiz ve sadece eleştiri yapılmış olması için söylendiği görüşündeyim.
Yüksel’in öncelikle Ak Partili meclis üyelerinden belediyenin yatırımları ile ilgili bilgileri getirmesini istemesi gerek. Bu konuda meclis üyelerinin yetersiz olduğunu düşünmeye başladım. Oysa o meclis üyeleri başkana ciddi sorular yöneltip yanıtlar alıyorlar. Bu doğrultu da bence koordine eksikliği var gibi geliyor bana. Onun için Cüneyt Yüksel’in kendisinin iyi bir çaba sarf edip çalışması yeterli değil. Yüksel’de ayrıca çevre kontrol ve idare konusunda eksiklerin olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Yüksel, geçtiğimiz hafta İlçe teşkilatının verdiği kahvaltıda da yine ‘sazı’ eline alarak uzun uzun açıklamalar yaptı. Daha doğrusu ‘belediye’ dedi başka bir şey demedi. İyi de bu memlekete hizmet için resmi daire olarak sadece belediyeler mi var. Bu memleketin Gençlik Spor İl Müdürlüğü yok mu? Genç sporcu kardeşlerimizin başarısını konuşabiliriz mesela. Devlet Su İşleri (DSİ) yok mu? Dere ıslahlarında gelinen noktayı veya gelemediğimiz noktayı konuşabiliriz mesela. Karayolları yok mu? Köprü altlarındaki yağan yağmurla biriken suları ve mağdur olan vatandaşların çilesini konuşabiliriz mesela. Hatta yapılamayan, gecikmiş ilçe bağlantı yollarını konuşabiliriz. Sağlık İl Müdürlüğü yok mu? Hastanemiz halen neden yapılmadı, neden bu kadar gecikti, mevcut hastanenin içler acısı durumunu konuşabiliriz mesela. Ciddi büyüme kat eden Namık Kemal Üniversitemiz yok mu? Kentle üniversitenin bütünleşmesini sağlayacak projeler üretilmiş mi? Onları konuşabiliriz mesela.
Böyle uzar gider mevzu. Esasen değinmek istediğim konu, belediyeleri yaptıklarından veya yapamadıklarından, hatta ve hatta önceliklerinden dolayı eleştirebiliriz. Ama biraz haksızlık ediliyor gibi geliyor bana. Orada mücadele eden ve emek veren evine ekmeğini bu yolla götüren emekçilere haksızlık oluyor en azından. Yapılan eleştirileri doğru tarafa yöneltmezsek, alt kadroda birçok insanın da canı yanabiliyor. Bu nedenle özellikle siyasilerin bu konuda biraz daha duyarlı olması gerektiği inancındayım.
Ama görünen o ki, biz yazdığımızla kalacağız. Çünkü kimsenin kimseyi dinlediği bir ortam ne yazık ki yok. Siyaset ve yönetim şekli öle bir hal aldı ki; baktığınızda herkes başkan, herkes kral ama ortada icraat yok. Bence ‘evimizin önünü’ temizledikten sonra başkalarının evinin önünün ne kadar kirli olduğuna bakmalıyız.
DİP NOT: Konudan ayrı söyleyeceğim ama, trafik kurallarına uymanın ne kadar önemli olduğunu son iki haftada Kumbağ yolunda meydana gelen ölümlü kazalardan daha iyi anlayabiliyoruz. Hiç gereği yokken yapılan aşırı sürat ve dikkatsiz araç kullanmak gerçekten çok can yakabiliyor. Bununla birlikte kent içinde de ciddi kuralsızlık hakim. Trafik polisleri hangi birine bakacak. Zabıta desen eli kolu bağlı. Ancak yaya kuralları, kavşak geçiş ve dönüşleri ise benim en hassas olduğum konular. Trafik ekiplerinden özel ricam Eski sanayi-Hükümet Caddesi kavşağındaki dönüşlerde yaşanan sıkıntılara bir baksınlar.
Diğer taraftan, özellikle yaz aylarında mahalle aralarında veya mahallelerin ana cadde üzerlerinde bulunan kahvehanelerin sandalye ve masalarını kaldırımdan sonra yola da koymaları. Kaldırıma koyup yaya geçişlerini engelledikleri gibi, bu kez de cadde üzerine koyup araç geçişine de sekte vuruyorlar. Belediye zabıta ekiplerinin bu konuda acil olarak çözüm üretmesi gerekiyor. Kaldırım işgaliyeyi anlarım ama onun da bir sınırı olmalı. Çünkü yaya geçişlerini asla ve asla engellememeli. Kaldı ki bu konuda çok hoyrat davranan işletme sahiplerinin de bu gücü nereden aldığını merak ediyorum. Hadi bir gayret ve bir çeki düzen.
Okunma Sayısı : 1150
