Özkan DİKMEN
PİYASANIN HALİ PERİŞAN


PİYASANIN HALİ PERİŞAN


Baktığında herkes güllük gülistanlık bir durum var gibi bir hallerde ancak hiç de öyle değil. Uzun süredir özellikle küçük esnaf neredeyse kepenk kapatmak üzere. Peki, çözüm nedir? Tekira kapansın değil mi?


Canı sıkılan ‘Tekira olmasaydı’ diye başlıyor sözlere. Ama aynı esnaf arkadaş yıllarca 10 liralık bir kıyafeti 100 liraya satarken hiç vicdanı sızlamadı mı? Tekirdağlı insanlar daha kaliteli aynı ürünü daha ucuza aldığı için Tekira küçük esnafa biraz zarar verdi. Yoksa doğru ticari ahlakla yol alınsaydı acaba bugün çarşı esnafı aynı durumda olur muydu?

 

Benim takıntı haline getirdiğim başka bir husus ise, çarşı esnafının kendi dükkânı önüne aracını park etme alışkanlığı. Peki sana alışverişe gelmek isteyen müşteri arabasını nereye park edecek. Sonra yine sen esnaf olarak isyan ediyorsun park yeri yok diye. İkiyüzlülük olmuyor mu? Bence de bal gibi ikiyüzlülük. Hem de daniskası. Önce kendimize sonra başkasına saygılı olabilsek açama yaşantımız daha kolay olmaz mı?

 

Farkındaysanız sorularla bitiriyoruz son dönemde yazılarımızdaki birçok cümlenin sonunu. Gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Yazımızın başında ekonomi özellikle küçük esnafa zarar verdi dedik. Esnafın kendi kendine ettiklerini yazdık ama tabi ki merkezi hükümetin alması gereken önlemler, can suyu krediler de bir işe yaramadı. Herkes yine sıkıntılı günleri ciddi derecede hissediyor ve çözümsüz bir karmaşanın içinde kendini görüyor. Hükümet acilen en azından seçim yatırımı olarak da görülme ciddi önlemlerle özellikle küçük esnafın derdine çare olmalı. Tabi gerçekten ekonominin bel kemiği olan küçük esnafın yaşaması isteniyorsa. Yoksa iktidar milletvekillerinin, zaman zaman yaptığı ‘müjdeli’ açıklamalar çok bir işe yaramayacak. Yaramıyorda. Muhalefet ne yapıyor? Trışkadan nameler. Al birini vur ötekine. Yakında milletvekilliği ve mahalli seçimler için parti için savaşlar başlar. Sanırsın herkes memleket derdinde. Yok öyle bir şey. Kimse aldanmasın. Herkes koltuk peşinde. Gerçek hizmet etmek isteyenleri vatandaş zaten ciddi şekilde ayırmış durumda. Sandığın önlerine gelmesini bekliyor. Tabi bir hırsızlık olmazsa.

 

Ekonomiden yazdık, devam edelim. Seçimlerde insanlar sandık başına giderken tabi ki öncelikle gönlündeki siyasi kimliği ile kapalı mekâna giriyorlar. Ancak bu kez ciddi derecede analiz yapılıyor. Yapmalılar. Eğer Allah’ın bize bahşettiği beynimizi iyi kullanmak için biraz çaba gösterirsek ve sorgularsak daha doğru sonuç bulabiliriz. Milletvekillerinin karşısında ne zaman ceket düğmesi iliklemeden durursak işte o zaman doğru yapmış oluruz. Bunu saygısızlıkla karıştırmamak gerek ayrıca belirtmek isterim. Çünkü asil olan vatandaştır. Onlar sizlerin vekili. Yani sizden her 5 yılda bir vekalet alıyorlar. Sen vekalet verirsen Ankara’da seni temsil ediyorlar. Onun için öncelikle vekillere karşı düğme iliklemekten vazgeçelim. Ama o düğmeyi neden iliklemediğimizin bilincinde olarak yapalım bu eylemi.

 

Yani aslında konuyu küçük de olsa dağıtmış olsak da, mevzu insanın kendine saygısı, çevresine saygısı ve iyi bakmasıyla başlıyor. Valla deneyin hiç pişman olmayacaksınız. Kıyıda köşede birilerinin dedikodusunu yapmaktan çok daha güzel oluyor. Kendini iyi hissediyorsun. Aklına kendin ve memleketin için güzel şeyler geliyor ve harekete geçiyorsun. Birlik, beraberlik fikrini benimsiyorsun. İnanın böyle düşünmek ne zihne, ne de vücuda zarar veriyor. Aksine size ve çevrenize ilaçların en güzeli oluyor.


Yayınlanma Tarihi : 2018-04-02 12:15:25
Okunma Sayısı : 1133
sugar chef

Özkan DİKMEN Diğer Yazıları